Bu gün sabah ezanı önceki ezanlara benzemiyordu. Bu gün minaredeki müezzinin sesinde bayıltıcı bir incelik, düşündürücü bir samimilik olduğunu anladım. Komşu caminin bu gönüllü müezzini, bazen tutkun bazen de ince sesiyle 13 asırdan beri tekrar edilegelen tekbirleri nasıl ayrı bir ruhla okuyorduysa, onlarda ruhani bir yenilik, ayrı bir dünya ayrı bir mana veriyordu. Bu ses bana milletimin dindarlığını, anamın ninnilerini bir kez daha hatırlatmıştı.
Bu gün ezanı dinlemek için gece biraz geç gitmek, güneş biraz daha erken doğmak istiyordu. Sabahın serin yelleri, o mübarek sesin güzelliğini bozmamak için usülünce kanat çırpmalarını yavaşlatıyordu.Her tekbirde böyle canlı bir oyunun varlığını hisediyordum. Anlamayan varsın, anlamasın. Bugün ramazanın birinci günüdür.
Yaşadığımız bunca sıkıntılı günlerin tesiriyle biraz olsun imansızlık çekenler varsa gelsinler, tevbe etsinler. Orucumuza öyle başlayalım, oruclunun tevbesi daha tez kabul olunur. Eğer sizler yoldan çıkıp orucunuzu yerseniz, yarın da ben güleceğim siz ise ağlayacaksınız..
Gelin, gelin, vakit geçirmeden müminlerin saflarına katılın. Allah’ın keremi bizim suçlarımızdan kat kat daha büyüktür. Öyledir, öyle baba! Sen o çıktığın minarenin, söylediğin söözlerin büyüklüğünü, kutsiliğini bu dine girdiğin günden beri durmadan dilin ile söyledin.Yorulmadan elin ile gösterdin.
Onun için de, Allah’ın keremine güvenmekte haklısın. Bende inanıyorum ki, senin her şeyinden çok sevdiğin, herkesden çok ümit bağladığın büyük Rabb’in seni yarı yolda bırakmayacaktır. Senin o sağlam imanına, şimdiye kadar dinlediğin felsefe efsanelerini kurban etmeye hazırım, baba!
Şimdiye kadar sesini kesmedin, yine kesmeyeceksin. Allah büyüktür, değil mi, baba!
Ahmet Cavad
27 Hazıran 1916 “ Açık Söz Gazetesi”
|